Eğitim ve bilim emekçileri olarak, bugün Türkiye’nin dört bir yanında haklarımıza sahip çıkmak ve ve baskılara boyun eğmeyeceğimizi göstermek için GREVDEYİZ.
AKP hükümeti sermayenin bütün ihtiyaçlarını eksiksiz karşılamak için gece gündüz demeden çalışıyor. Patronların taleplerini karşılamak için peş peşe yasal düzenlemeler yapılırken, kamu emekçilerini sefalet ücretlerine mahkûm etmekten, kazanılmış haklarımızı elimizden almaktan çekinmiyorlar.
Tüm Eylem Resimleri İçin Tıklatın
Yaşadığımız sorunlara çözüm üretmek bir yana, sürekli yeni sorunlarla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Kamu emekçilerinin çalışma ve yaşam koşulları giderek kötüleşiyor. Angarya çalışma, performans değerlendirme ve benzeri pek çok uygulama ile yaşamımızı cehenneme çevirdiler.
9 Yıllık AKP iktidarında, kamu hizmetleri adım adım ticarileştirildi. Bugün parası olmayanlar eğitim ve sağlık hakkından tam anlamıyla yararlanamıyorlar. Parasız eğitim, parasız sağlık isteyenler ya polis şiddeti ile karşı karşıya kalıyor ya da tutuklanarak cezaevine konuyor.
AKP döneminde, kamuda esnek, güvencesiz ve performansa dayalı çalıştırma daha da yaygınlaştı. Taşeronlaştırma ve özelleştirme uygulamaları ile kamu hizmetleri sermayenin sınırsız talanına açıldı. Esnek, güvencesiz ve kuralsız çalışma tüm kamu istihdamını ve yaşam alanlarımızı kuşatmış durumda.
Hükümetin kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi için çıkardığı yasalar yetmezmiş gibi, şimdi de kanun hükmünde kararnameler ile sermayeye hizmette sınır tanımadıklarını gösteriyorlar. Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi, piyasa mantığıyla yürütülmesi süreci KHK düzenlemeleri ile son aşamaya gelmiştir. GATS anlaşması hükümleri doğrultusunda çıkarılan 35 adet KHK ile gerçekleştirilen değişikliklere baktığımızda kamu hizmetlerinin yürütülmesinde tamamen piyasa dilinin ve özel sektör mantığının egemen kılınmaya çalışıldığı görülmektedir.
KHK düzenlemeleri ile eğitim, sağlık gibi geniş kamu hizmeti alanları tamamen piyasaya açılırken, “eşit işe eşit ücret” kandırmacası ile sadece üst düzey yöneticilerin ücretlerinde iyileştirmeler haklarında herhangi bir değişiklik olmamış, hatta bazı kurum personeli gelir kaybı yaşamıştır.
AKP hükümeti, pek çok konuda olduğu gibi, “eşit işe eşit ücret” konusunda da kamuoyunu yanlış bilgilendirmiş, mevcut eşitsizlikleri gidermek yerine, KHK düzenlemeleri ile yeni eşitsizlikler ve adaletsizlikler yaratmıştır.
Devletin anayasal sorumlulukları arasında yer alan yeni istihdam alanları yaratma, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ile ilgili görevler yerine getirilmiyor. Yurttaşı müşteriye, kamu hizmeti vermesi gereken kurumları ticarethaneye, kamu emekçilerini performansa dayalı çalışan işletme görevlilerine çevirmeye çalışıyorlar.
Çalışma bakanı, 657 sayılı kanunu kaldırarak kamu emekçilerinin iş güvencesini yok etmeyi hedefleyen demeçler verme cesaretini nereden alıyor? Kimsenin iş güvencemize, kazanılmış haklarımıza göz dikmesine izin vermeyeceğiz!
NEDEN GREVDEYİZ?
Tüm çalışanlara insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi içinGREVDEYİZ.
4/C, 4/B, 50/D, 4924 veya taşeron adı altında sürdürülen güvencesiz çalıştırma uygulamalarına son verilerek tüm çalışanlara iş güvencesi ve kadrolu çalışma sağlanması için GREVDEYİZ.
Temel ücretlerin artırılarak, eşit işe eşit ücret sisteminin gerçek anlamıyla uygulanması için GREVDEYİZ.
Sendikal hakları için mücadele edenler baskı altına alınıyor, sürgün ediliyor, gözaltına alıyor ya da tutukluyorlar. Hukuksuz, haksız ve mesnetsiz biçimde yapılan gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi, tutuklu arkadaşlarımızın serbest bırakılması için GREVDEYİZ.
Bugün toplam 33 yönetici ve üyemizin hala tutuklu olması, haklı mücadelemizden duyulan korkunun ve tahammülsüzlüğün vardığı boyutları göstermektedir.
Sendikalarımız ve mücadelemiz üzerindeki baskıları, üye ve yöneticilerimize yönelik sürgün, gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi, anti-demokratik uygulamalara hayır demek için GREVDEYİZ.
Yıllardır emekçi düşmanı yönetimlerin iktidarda bulunduğu Türkiye’de, başta biz kamu emekçileri olmak üzere toplumun geniş bir kesimi anti-demokratik uygulamaların hedefi haline getirilmiştir.
Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve emeklilik haklarımıza yönelik saldırılar planlı olarak günden güne artmakta, çocuklarımızın geleceği piyasanın doymak bilmeyen vahşi ihtiyaçlarına kurban edilmek istenmektedir.
Kamuya yönelik kapsamlı saldırılar sadece biz kamu emekçilerini değil, kamu hizmetinden yararlanan milyonlarca yurttaşı da yakından ilgilendirmektedir. Bu noktada KESK ve KESK’e bağlı sendikalar olarak kamu hizmetlerinin herkese eşit ve parasız olarak ulaştırılması için kamu hizmetini yürütenlerin ve bu hizmetten yararlananların ortak tepkisini göstermek önemlidir.
AKP hükümeti geleceğimizi karartmayı amaçlayan emek düşmanı politikalarla, kazanılmış haklarımızı gasp etmeye yönelik hesaplar peşinde koşmaya devam ettikçe, çalışma ve yaşam koşullarımızın daha da kötüleşmesi kaçınılmazdır. Ancak şu çok iyi bilinmelidir ki, kamu emekçileri bu oyunu bozmaya kararlıdır.
AKP hükümetini son kez uyarıyoruz: Emek düşmanı politikalardan vazgeçin! Kamu emekçilerinin uluslar arası sözleşmelerle sahip olduğu grevi toplusözleşme hakkını tanımak zorundasınız! Eğer taleplerimize olumlu bir yanıt alamazsak, eylemlerimizin artarak ve daha da güçlenerek devam edeceğini buradan kamuoyuna duyuruyoruz.
Bizler bu topraklarda haklarımız için; insanca yaşam ve daha iyi çalışma koşulları için; parasız eğitim ve sağlık hakkımız için; eşit, özgür ve demokratik bir ülke için mücadele etmenin zor, bedelinin ağır olduğunu biliyoruz. Ancak hiçbir güç, hiçbir tehdit, bizleri yürüdüğümüz yoldan ve savunduğumuz ilkelerden asla geri döndüremeyecektir.
Yönetim Kurulu Adına
Kamuran KARACA
Şube Başkanı