Açlık Grevleri Ölümlere Dönüşmesin Ülkeyi Baskı ve Zorla Yönetmeye Çalışmaktan Vazgeçin!

Açlık Grevleri Ölümlere Dönüşmesin

Ülkeyi Baskı ve Zorla Yönetmeye Çalışmaktan Vazgeçin!

12 Eylül’den bu yana, cezaevlerinde 53 gündür açlık grevinde olan binlerce Kürt tutuklu ölüm sınırına yaklaşıyor. Hükümetin tutukluların sesine kulak vermemesi üzerine tüm cezaevlerini kapsayan açlık grevleri karşısında bir çözüm bulunamazsa, cezaevlerinden tabutların çıktığını göreceğiz.

 Talepler ortadadır. Bu talepler Kürt sorununun demokratik çözümü noktasında haklı ve insani talepleridir, bu konuda siyasal iktidarın ölümler yaşanmadan barışçıl yollarla gerekli tedbirleri alması ve talepleri değerlendirmek üzere harekete geçmesi gerekmektedir.

 Tutuklu ve hükümlülerin insani ve demokratik taleplerini karşılamak yerine, 2000 yılındaki “Hayata Dönüş Operasyonu” olarak isimlendirilen katliamı hatırlatan “gerekirse müdahale ederiz” açıklamaları kaygılarımızı daha da arttırıyor.

 29 Ekim’de Cumhuriyetin 89. yıldönümünü kutlamak isteyen on binlerce kişi, AKP hükümetinin artık her toplumsal eylemde gelenekselleşen polisiyle, copuyla, tazyikli suyuyla, biber gazı ve panzerleriyle karşılaştı. AKP`nin "ileri demokrasi"sinin yeni bir örneğinin yaşandığı olaylar, bir kez daha AKP hükümetinin içinde bulunduğu endişenin ve kaygının boyutlarını da ortaya koydu. Artık kendisine karşı en ufak bir sese bile tahammülünün kalmadığı, yaşanan polis terörüyle bir kez daha teyit edilmiş oldu.

 AKP tarafından inşa edilen yeni rejim bugün ülkenin dört bir yanında baskıcı ve despotik bir yönetimi açığa çıkarmaktadır. Eşitlikçi ve özgürlükçü bir yönetim isteyenler başta olmak üzere, bu düzene karşı toplumun tüm muhalif kesimlerinin seslerinin kesilmek istendiği ortadadır. AKP hükümetinin inşa etmeye çalıştığı, tek adam rejimine doğru sürüklenen bu yeni düzenle, adeta padişahlık sistemine doğru bir geri dönüşü amaçladığı da ortadadır. Yasama, yürütme ve yargının da tek elde toplandığı bir rejimin zeminlerinin güçlendirildiği bu dönemde, AKP hükümetine dönük eleştirel veya tamamen karşıt bir tutum alan kesimler ya özgürlükleri ellerinden alınarak demir parmaklıklar ardına gönderilmekte, ya da sesleri polis gücüyle bastırılmak istenmektedir. Dün yaşanan olaylar da göstermiştir ki, artık en ufak bir sese bile tahammül edemeyen, halka her türlü şiddeti kullanmaktan çekinmeyen bir AKP hükümeti ile karşı karşıyayız. Bizzat Başbakan tarafından kendisi gibi düşünmeyen ve yaşamayan herkes düşman olarak nitelenmekte, bu tutumu "emir" telakki eden İçişleri Bakanı ve polis vasıtasıyla halka her türden şiddet uygulanmaktan çekinilmemektedir.

 Açlık grevindeki tutsakların talepleri karşılanamaz talepler değildir. Zaten hükümetinde gündeminde olan ''Anadilde savunma hakkı ve ölümlerin durması için diyalogun başlaması'' tutsaklarında talepleri arasındadır. ölümler ve kalıcı hastalıklar başlamadan hükümet sorumluluk alıp grevdeki tutsakların taleplerini yerine getirmeli ve Kürt sorununun demokratik şekilde çözülmesini sağlamalıdır.

 Son günlerde özellikle hükümet yetkilileri tarafından yapılan çelişkili ve sorumsuzca açıklamaları Demokratik kamuoyu olarak hayretle takip etmekteyiz. Bir yandan açıklık grevindekiler şov yapıyor açıklamaları ,Bir yandan bunlar gizlice bir şeyler yiyorlar ve başbakanın madem açlık grevindeler  bu ne  kuzu kebap partileri''  şeklindeki açıklamaları açlık grevlerinin geldiği boyutları gizleyecek gibi değil. Bu açıklamalar yerine siyasi iktidar biran önce sorumluluk alarak çözüm için diyalogu başlatmalıdır.

 AKP hükümetini Her türden demokratik-toplumsal muhalefeti bastırmak için uygulanan bu sınırsız şiddeti kınıyor, rutinleşen bu uygulamalara artık bir son vermesini, Zaten sorunlu olan demokrasiyi giderek yok etmeye çalıştığınız bu dönem Kürt siyasi tutsaklarının sürdürdüğü açlık grevinin bitirilmesi için talepleri değerlendirilmeli, ölümleri önleyecek adımlar derhal atılmalıdır.

 KESK Adana Şubeler Platformu adına

Yusuf KÖSELE

Haber Sen Adana Şube Sekreteri

Okunma 1865 defa