Cezayir, Fas ve Tunus: Cinsel Şiddet Mağdurlarını Koruyun!

22 Ocak 2014’te, Fas parlamentosu bir tecavüzcünün 18 yaşından küçük olan mağdur ile evlenmesi durumunda soruşturulmamasına olanak tanıyan Ceza Kanunu’nun 475. Maddesi’ni oybirliği ile değiştirdi. Cezayir ve Tunus’ta benzer düzenlemeler hala mevcut.

Cezayir Ceza Kanunu’nun 326. Maddesi ve Tunus Ceza Kanunu’nun 227. Maddesi, tecavüz ettiği belirtilen kişinin 18 yaşından küçük mağdur ile evlenmesi durumunda soruşturmadan muaf olması için kullanılabiliyor. Fas’ın Ceza Kanunu’nda tecavüzcünün alacağı cezanın ağırlığı hala mağdurun bakire olup olmamasına göre değişiyor.

 

Bu üç ülkede de tecavüzün tanımı uluslararası standartların çok gerisinde kalıyor ve bir erkeğin bir kadınla kadının iradesi dışında cinsel ilişkiye girmesiyle sınırlandırılıyor. Evlilik içi tecavüz bir suç olarak tanınmıyor. Rızaya dayalı evlilik dışı cinsel ilişkiler ve eşcinsel birliktelikler suç sayılıyor.

 

Bu düzenlemeler, tecavüz mağdurlarının iddiaları ciddiye alınmazsa kendilerinin soruşturmaya maruz kalacağı korkusu ile şikayette bulunmalarını engelleyebilir. Tunus’ta meydana gelen bir olayda, 27 yaşındaki Meriem Ben Mohaad (gerçek adı değil) Eylül 2012’de iki polis memuru tarafından tecavüze uğradığını bildirdi. Suçu yetkililere bildirdiğinde, şikayetinin soruşturulduğunu görmek yerine kendini ahlaksızlıkla suçlanır halde buldu.

 

Cezayir, Fas ve Batı Sahra’da kürtaj olmak istemek, kürtaj yapacağına dair taahhütte bulunmak ve kürtaj yapmak, annenin sağlığı tehlikede olmadığı sürece, ensest ve tecavüz mağdurları için bile suç. Tunus’ta, Ceza Kanunu’un 214. Maddesi  hamileliğin ilk üç ayında kürtaja izin veriyor. Ancak, kadın hakları savunucuları, bazı yetkililerin ahlaki gerekçelerle ya da kürtaj karşıtı grupların saldırılarından korktukları için bazı kısıtlamalara gittiklerini ve kadınların kürtaj hizmetine erişimlerinin gittikçe zorlaştığını söylüyor.

 

Bu üç ülkede de tecavüz ile ilgili düzenlemeler Ceza Kanunu’nun “namus” a karşı suçlar bölümünde düzenleniyor, dolayısıyla mağdurun bedensel bütünlüğüne yönelik bir eylem olarak değil “namus/ahlak” meselesi haline getiriliyor.

 

Bu kanunların altında yatan prensipler oldukça sorunlu ve merkezinde cinsel şiddet mağdurlarının ihtiyaçları yerine namus ve utanç gibi kavramlar var.

 

Yasalardaki ayrımcı düzenlemeleri değiştirmek, Cezayir, Tunus, Fas ve Batı Sahra’da kadınlara yönelik sosyal, kültürel ve dini yaklaşımlara ve ataerkil ayrımcılığa karşı, cinsel şiddete uğramadan yaşamalarını güvence altına almak için atılacak ilk önemli adım.

 

Yetkilileri, cinsel şiddet mağdurlarının kapsamlı sağlık hizmetleri ve psikolojik destek alabilmelerini güvence altına almaya, cinsel şiddet şikayetlerini yetkililere bildirmeyi kolaylaştırmaya, yetkililerin, hakimlerin ve savcıların toplumsal cinsiyet ve cinselliğe dayalı şiddetle mücadele konusunda eğitilmeleri için çalışmaya çağırıyoruz.

 

Dilekçeyi imzalayarak siz de destek verebilirsiniz.

 

Okunma 2867 defa Son Düzenlenme Perşembe, 10 Temmuz 2014 14:22