KATLİAMLARI KINIYORUZ. TÜM İNANÇLAR KARDEŞTİR.

22 Mayıs 2014 tarihinde, Okmeydanı Cemevi’nin çevresindeki bir protesto gerekçe gösterilerek ibadethanemize polis saldırmış ve o sırada bir cenaze için taziyeye gelen Uğur Kurt adlı yurttaşımız polis kurşunu ile hayatını kaybetmiştir.

Ne yazık ki, geçmişten bugüne Alevilere yönelik toplu kıyımlarda rol alanlar, halkı birbirine karşı kışkırtarak Alevileri yerlerinden yurtlarından etme politikası tarihsel süreklilik içinde devam ettirilmektedir. Aleviler açısından 500 yıl önceki durum ne ise bugün de aynıdır. Geçmişte kıyıma cevaz veren padişahlar, şeyhülislamlar vardı, bugün de ‘ölmüştür, geçmiştir’ diyerek insan ölümlerini hafife alan ‘her ölene tören mi yapılacak’ diyerek cinayetlere tepkili yurttaşlarla adeta alay eden bir başbakan var. “polisler nasıl tahammül ediyor bu denli sabırla davranabiliyor şaşırdım” diyerek polislere ateş emri veriyor adeta.

Şaşırdığımız bir durum yok aslında. Son bir yıl içinde gençlerimiz teker teker Başbakan’ın ‘destan yazıyorlar’ dediği polis tarafından öldürüldü. Başbakan, Alevilere karşı nefret dilini kullandıkça güvenlik kuvvetleri ya da milis güçler cesaret buluyor ve ‘Alisiz Aleviler’ diyerek hedef haline getirilen Alevilere karşı saldırıya geçiyor; Tayyib’in bürokratları ‘ya sessizce yaşayacaksınız ya defolup gideceksiniz’ deme cüretini gösterebiliyor. Yine Başbakan, Almanya’da temel anayasal haklarını elde eden Aleviler üzerinden bir dış tehdit algısı üretmekte, Suriye’de izlediği mezhepçi siyasetle de dış politikasının odak noktasına Alevileri oturtmaktadır. Hükümet, isteyerek, bilerek, kasti olarak Alevileri kriminalize etmektedir.

Biz yine biliyoruz ki, iktidar cemevlerini bir terör merkezi, güvensiz ortamlar gibi göstermek, halkımızı buralardan soğutmak istiyor. Ama nafile… Yüzlerce yıldır kimliğine sahip çıkan Aleviler, kimliklerinden ve cemevlerinden vazgeçmeyecektir. Alevi yoğunluklu Okmeydanı, Gazi Mahallesi, Gülsuyu gibi mahallelerde polisin cinayet işleme konusunda kendini daha cesur hissettiğini gözlemliyoruz ki, bunun nedeni bizzat Başbakan’ın Alevilere karşı geliştirdiği ve gizleme gereği duymadığı ve Türkiye’nin daha önce bir başbakanda hiç görmediği nefret söylemi ve ayrımcı politikalarıdır.

Gezi süreciyle başlayan süreç insanlığa , ortak bir haykırıştır. Gezi başkaldırı sürecinde kaybettiğimiz canların tümünün Alevi olması da bu nefret söyleminin yansımasıdır. Bu katliamlarının arkasında sistemin olduğunu, AKP’nin mezhepçi siyasetinin olduğunu biliyoruz. Onun içindir ki, gençlerimizin katilleri adalet karşısına çıkartılmıyor. Bizler, adalet istiyoruz ve vazgeçmeyeceğiz.

İbadethanemiz olan Cemevlerimize ve canlarımıza yapılan bu saldırıların failleri Aleviler tarafından bilinmektedir. Aleviler bu oyunların ve karanlığın farkındadır. Aleviler bu ülkenin barışı huzuru için vardır. Aleviler eşit yurttaşlık istemektedir. Aleviler ortak vatanda kardeşçe barış içerinde bir arada yaşama koşullarının geliştirilmesini istemektedir.

Devlet-hükümet ise bölücülük, ayrımcılık yapıyor, Erdoğan, çok açık söylüyoruz ki iç çatışma istiyor. Toplumu daha fazla kamplaştırarak buradan tabanını tahkim etmek suretiyle güç devşirmek istiyor. Hükümeti uyarıyoruz! Elinizi Alevilerin üzerinden çekin.Aleviler, demokratlar solcular, vicdan sahibi sünni yurttaşlarımız sizin yaratmak istediğiniz karanlığın farkındadır. Bu karanlığa karşı aydınlıktan yana, laik, çağdaş, evrensel hak ve özgürlükleri savunan tüm kesimlerle el ele omuz omuza olduğumuz bilinmelidir. 25.05.2014

Saygılarımızla
Adana Demokrasi Platformu adına
Mikdat ÖZTÜRK
Alevi Bektaşi Federasyonu
(Bölge Sorumlusu)



ABF-AKD-HBVAKV-PSAKD-KESK-DİSK-TMMOB-TAB. ODASI-İHD-EGİTİM İŞ-AKAD-ASDA-AKYED-KAYDER-ŞAKİRPAŞA CEMEVİ-DERSİM. DER-VARTO. DER-CHP-HDP-BDP-TKP-ANADOLU DER

Okunma 2204 defa Son Düzenlenme Perşembe, 10 Temmuz 2014 14:06