Adana'da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, sivil toplum örgütleri ve bazı siyasi partilerinin katılımıyla kutlandı.
Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu önüne başlayan yürüyüş polisin geniş güvenlik önlemleri altında Uğur Mumcu Meydanı'na kadar devam etti. Yürüyüşe katılan sivil toplum örgütü ve siyasi parti üyesi on binlerce kişi, zaman zaman davul zurna eşliğinde halay çekti.
Davul zurna eşliğinde halay çekerek İstasyon meydanına kadar yürüyen işçiler burada bir süre alana gelenleri bekledi.
Kamu Emekçileri adına konuşan Tekin Müjde, hükümetin yolsuzluk ve rüşvet olaylarına tepki gösterip gelir dağılımı ve vergi oranlarındaki adaletsizliğin her geçen gün arttığını söyledi. İşçiler adına konuşan Nazire Erdinç ise asgari ücret için insan onuruna yakışır bir rakam belirlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Erdinç, yıllardır geçici işçi statüsünde olanların da sürekli işçi kadrosuna alınması gerektiğine dikkat çekti.
“Bu Daha Başlangıç, Mücadeleye Devam” diyen Emekçiler,
Konuşmaların ardından işçiler halay çekerek eğlendi.
1 MAYIS KONUŞMA METNİ
“Bu Daha Başlangıç, Mücadeleye Devam” diyen Emekçiler,
Yasaklara, Baskılara, Saldırılara Göğüs Gerenler,
Eve Hapsedilmeye Karşı Sokağa Çıkan Kadınlar,
Ali İsmail’in, Ethem’in, Ahmet’in, Abdocan’ın, Mehmet’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Berkin’in Arkadaşları Sevgili Gençler,
Değerli Basın Emekçileri,
Bu yıl işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı 124.kez kutluyoruz.
Bugün 1 Mayıs 2014’te kol kola, omuz omuza sözümüzü ve türkülerimizi söylüyor, 1 Mayıs 1977, 1989 ve 1996’da yitirdiğimiz emekçileri anıyoruz.
Tüm mağdurlarla, yoksullarla, dışlananlarla, işsizlerle, işçilerle, kamu emekçileriyle, mimar ve mühendislerle, aydınlarla, sanatçılarla, kadınlarla, gençlerle, emeklilerle, basın emekçileriyle omuz omuzayız. Ve bu bilinçle taleplerimizle, rengarenk bayraklarımızla, türkülerimizle, halaylarımızla tek yüreğiz.
Bizler insanca yaşamak, onurlu yaşamak istiyoruz. Bu yüzden taşeron çalıştırmayla, özel istihdam bürolarıyla, esnek çalıştırmayla, sözleşmeli personel uygulamalarıyla köle olmaya direniyoruz.
Bu yüzden kıdem tazminatımıza, örgütlenme hakkımıza sahip çıkıyoruz.
Bu yüzden grev ve gerçek toplu sözleşme ile örgütlenme ve siyaset yapma hakkımızın engellenmesine karşı çıkıyoruz.
Bizler insanca ve onurlu yaşamak istiyoruz. Bu yüzden ölümüne çalıştırılmaya, simit hesabıyla yapılan artışlara, pazarda alınıp satılan bir meta muamelesi görmeye hayır diyoruz.
Kamu emekçileri olarak sefalet ücretlerinden bıktık usandık. Yandaş konfederasyonla hükümetin kirli pazarlıkları, satış sözleşmeleri ile açlığa mahkum olmayı istemiyoruz.En insani ve en temel haklarımızı savunduğumuzda “terörist” damgası yemek, tutuklanmak istemiyoruz.Çünkü bizler, bu ülkenin onurlu insanları olarak insanca yaşamak istiyoruz.
Değerli Emekçiler, Yoldaşlar,
Biz “namus” kisvesiyle öldürülmek, sermayeye ucuz işgücü olmak, Roboski’de devletin bombasıyla, Okmeydanı’nda devletin gaz fişeğiyle vurulup öldürülmek istemiyoruz. Acımızla alay edilmesini, seçim mitinglerinde hedef gösterilmeyi kabul etmiyoruz. Biz inşaat çılgınlığıyla güneşimizin, parklarımızın, ağaçlarımızın çalınmasına isyan ediyoruz. Kar ve rant için derelerimizin kurutulmasına, toprağımızın zehirlenmesine, plaza dikilecek diye mahallemizden sürülmeye artık yeter diyoruz.
Kürt Sorunu’nun savaşla çözülmeyeceğini yıllarca büyük bedeller ödeyerek görenler olarak kardeşlerimizle, komşularımızla savaşa hayır diyoruz!
Değerli Emekçiler,
Biz, bu ülkenin bütün ötekileriyiz. Dinimiz, mezhebimiz, dilimiz, kültürümüz, cinsiyetimiz nedeniyle ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmek, yok sayılmak istemiyoruz.
Bizler bu ülkenin sanatçılarıyız, bilim insanlarıyız, gazetecileriyiz, aydınlarıyız. Özgürce düşünmek, araştırmak, kendimizi ifade etmek istiyoruz.
Ve biz Ali İsmail’iz, Ethem’iz, Ahmet’iz, Abdocan’ız, Mehmet’iz, Medeni’yiz, Hasan Ferit’iz, Berkin’iz… Biz başka bir dünya isteyenleriz! Ve o dünyayı ancak ve ancak kendi ellerimizle kuracağımızı biliriz.
Değerli Emekçiler,
AKP faşizan uygulamaları sadece Taksim yasağı ile değil her alanda doludizgin devam ediyor.Yerel seçimi İstiklal Savaşı’na benzeten hükümet seçim sonrası saldırılarını artırdı.Bu saldırıların sonuncusu Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde yaşandı.14 kamu emekçisinin işine son verildi, yüzlercesi sürgün edildi. Ülkemiz insanlarının geleceği Başbakan’ın, Ankara Büyükşehir çalışanlarının iş güvencesi ise Melih Gökçek’in iki dudağı arasına sıkıştırılmak isteniyor. Kamu kurumları şirket gibi yönetiliyor, kamu hizmetleri kar-zarar hesabı üzerinden piyasaya peşkeş çekiliyor.
15 arkadaşımız hala cezaevlerinde, serbest bırakılan arkadaşlarımız ise onlarca yıllı ceza tehdidi altındalar. Yaptığımız her eylem ve etkinlik hakkında soruşturmalar açılıyor. İşyerlerinde sendikal çalışmalarımız engelleniyor, üyelerimiz fişleniyor. Hak arama mücadelesi “şımarıklık” olarak değerlendiriliyor.
Peş peşe çıkarılan torba yasalarla kazanılmış haklarımız birer birer elimizden alınıyor, esnek, kuralsız, taşeron ve angarya çalışma yaygınlaştırılıyor.
Sendikal haklarını kullandıkları için emekçiler her gün polis-işveren işbirliğiyle saldırıya uğruyor, işten atılıyor, sürgün ediliyor, soruşturmalara maruz kalıyor.
Madenler ve elektrik santralleri başta olmak üzere geriye kalan birkaç kurum bile özelleştirilerek sermayeye peşkeş çekiliyor.
Gelir dağılımı oranlarındaki ve vergi adaletsizliğindeki uçurum her gün biraz daha büyüyor.
Ancak bir savaşta yaşanabilecek sayıda insanımızı her gün yaşanan kaza süsü verilmiş iş cinayetlerinde yitiriyoruz.
GREİF Direnişine Yapılan Polis Saldırısını Kınıyoruz!
Toplu iş sözleşmesi sürecinde taleplerinin karşılanmasını isteyen Greif işçilerinin direnişi 77 gündür devam ediyor. Taşeron ve sömürü düzenine karşı direnen, emeklerinin karşılığı için mücadele eden Greif işçileri sadece haklarını gasp eden patrona karşı değil, gazıyla copuyla ve tüm tehditleriyle polis şiddetine karşı da direnişini sürdürmektedirler.
1 Mayıs Tertip Komitesi olarak, Greif işçilerinin haklı ve meşru mücadelesinin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtiyor, emeğinin hakkı için direnenlere dönük saldırıları kınıyoruz. İşçilerin talepleri karşılanmalı, haklar iade edilmelidir.
Sevgili arkadaşlar, emekçi kardeşlerim;
Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet ve talan artık AKP’nin kıblesi ve siyaset felsefesi olmuş durumda.
Ama artık bu böyle gitmez, gitmeyecek. Gün geldi, devran dönüyor! AKP 8 Mart’tan Newroz’a, Gezi’den 1 Mayıs’a işyerlerinde, alanlarda, sokaklarda direnen, mücadele eden emekçilere er ya da geç hesap vermekten kurtulamayacak. AKP tomalarla, gazla, copla, plastik mermiyle bizleri engelleyeceğini sanıyorsa yanıldığını görecek.
Çünkü bizler, sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, okullarda, yoksul mahallelerde ayağa kalkıp yüzlerini güneşe dönenleriz.
Çünkü bizler artık istediğimiz ülkenin, umut ettiğimiz yaşamın hayal olmadığını biliyoruz.Ve biliyoruz ki gelecek direnen, mücadele eden emekçilerindir.
YAŞASIN 1 MAYIS!
BİJİ YEK GULAN!
TÜRK İŞ – DİSK – KESK- TMMOB – ADANA TABİP ODASI
Kamu Emekçileri Adına
Tekin MÜJDE