Roboski’de katledilen 34 yurttaşımızın 3. yıl dönümü nedeniyle Çukurova Üniversitesi öğrencilerinin bugün düzenlediği anma etkinliğine, önce ülkücüler sonra da polisin saldırısı sonucu onlarca öğrenci darp edilerek gözaltına alınmışlardır. Roboski katliamını sorumlularının bulunup yargılanması yerine üniversiteli gençlerin gözaltına alınmasını kınıyor ve biran önce gözaltındakilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Yolsuzluk, Rüşvet, Yağma ve Talana Son Verilmeli, Hırsızlardan ve Arkalarındaki Güçlerden Hesap Sorulmalıdır!
12 yılı aşkın bir süredir tek başına iktidar olan AKP’nin yıllardır adım adım inşa ettiği yolsuzluk, yağma ve rant düzeni, 17-25 Aralık 2013’te başlatılan, yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama iddiasıyla başlatılan operasyonların üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen bir arpa boyu yol alınamamıştır. Yolsuzluk ve rüşvet çetesinin faaliyetleri ve siyasi iktidarla ilişkileri delilleri ile birlikte birer birer ortaya çıkarılmasına rağmen, yolsuzluk yapanlar ve yolsuzluğa aracı olanlar, siyasi iktidarın yargı, emniyet ve basına yönelik baskı ve operasyonları ile aklanmaya çalışılmaktadır.
Operasyonun gerçekleştiği son bir yıl içinde, ilk olarak 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan tutuklu şüpheliler salıverilmiş, sonra da dosyaya bakmakla yeni görevlendirilen savcıların “takipsizlik” kararıyla soruşturma nedeni hukuken ortadan kaldırılmak istenmiştir. Ayakkabı kutusu ve kasalar dolusu dolar, avro, TL “sahiplerine” faiziyle birlikte iade edilirken, “şüpheliler” de hükümete yönelik sözde “darbe”nin mağduru gibi gösterilmek istenmektedir. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili olarak yürütülen tek yasal soruşturma, dört bakan hakkında Meclise gelen fezlekeler üzerinden yürütülmektedir. AKP Hükümeti ve Meclis Grubu, “komisyondaki oy çokluğu” ile bakanları aklayarak ya da en azından birkaçını Yüce Divan’a göndererek, kendisi için son derece yıpratıcı olan bu süreci en az zararla kapatmak istemektedir.
Yolsuzluk ve rüşvetin suçlularının bütün açıklığı ile ortaya çıkarılıp hesap sorulmasında Hükümetin yargı yolunu kapatması, 17-25 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet skandalının elbette halkın, emekçilerin vicdanında kapandığı anlamına gelmemektedir. Geniş halk kesimleri yıllardır yoksulluk ve borç batağında yaşam savaşı verirken, birilerinin yıllardır ülke kaynaklarını kendi kişisel çıkarları için kullandıkları ayan beyan ortadadır. Son bir yıldır her şey bütün açıklığı ile halkın gözleri önünde yaşanmaktadır. Sistemin polisleri, savcıları, mahkemeleri, istihbarat güçleri siyasi iktidarın doğrudan elemanları gibi hareket etmiş, soruşturmanın daha fazla derinleşmemesi için bütün olanaklarını seferber edilmiş, bazı deliler ortadan kaldırılmıştır. Ancak cin bir kez şişeden çıkmış, yıllardır halktan gizlenen gerçekler, yolsuzluk, yağma ve talan düzeni toplumun geniş kesimleri tarafından daha net görünmeye başlanmıştır. Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere, hükümet çizgisinde yayın yapan gazeteler, köşe yazarları ve yandaş sendikalar, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları karşısında son bir yıldır “tek ses, tek yürek” davranmakta ve yolsuzluk yapanların açığa çıkarılmasını isteyenleri suçlamayı, onlara iftiralar atmayı sürdürmektedir. Siyasi iktidar ise “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” sözüne uygun olarak o da 17-25 Aralık haftasını adeta hırsızlıkların, yolsuzlukların, rüşvetin açığa çıkarılmasını isteyenleri sindirme haftasına dönüştürmeyi amaçlamaktadır.
Yıllardır “adalet” ve “hukukun üstünlüğü” gibi kavramlarla her türlü yolsuzluğun, adaletsizliğin ve hırsızlığın üzerini örtenler, halkın gerçeklerin açığa çıkarılması taleplerini görmezden gelmesi kabul edilemez. Mevcut yağma ve sömürü düzeninin gerçek yüzünü gösteren bu pisliği sistemin mevcut güçlerinin temizlemesi mümkün değildir. Yıllardır halkın sırtından servetlerini arttıranların, ortaya saçılan pislikleri ortaya çıkarmak yerine, üzerine birkaç kürek toprak atarak yoluna devam etmek istemelerine izin verilemez. Bu nedenle bu pisliği sadece emekçilerin birleşik, örgütlü mücadelesinin temizleyebileceği unutulmamalıdır.
Siyasi iktidarın bütün engelleme girişimlerine rağmen, yolsuzluk, rüşvet ve yağma gibi sistemin çürümüşlüğünün ifadesi olan bütün pisliklerin halka gösterilmesi görevi emekçilerin ve emek örgütlerinin öncelikli görevleri arasındadır. Yıllardır emeği ve alınteri çalınan, sefalet ücretlerine mahkum edilen emekçiler olarak, her yerinden pislik akan mevcut sistemin sorunlarını kendi iç dengelerini bozmadan aşmasına izin vermeyecek, gerçeklerin bütün açıklığıyla ortaya çıkması için bütün gücümüzle mücadele edeceğimiz bilinmelidir.
Rüşvete, yağmaya, yolsuzluğa izin vermeyen, insanca bir düzen kurulmadan, “zengine han, hamam, yoksula din iman” anlayışı ve dini muhafazakârlık örtüsüyle üzeri örtülmeye çalışılan mevcut yolsuzluk ve sömürü düzeninin ve her yerden akan pisliklerin kaynağını kurutmak mümkün değildir. AKP iktidarının yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili olarak bütün ekonomik ve siyasi gerçeklerin üzerini kapatma girişimleri asla kabul edilemez. Yolsuzluğa karışan, rüşvet alan ve kamu kaynaklarını talan eden bütün sorumlular ve arkasındaki güçler halka hesap vermelidir.25.12.2014
KESK Adana Şubeler Platformu Adına
Ahmet KARAGÖZ
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı