Gelecek kuşakları yetiştirme görevi üstlenen eğitimin en önemli yardımcılarından biri kuşkusuz teknoloji. Ancak her işte olduğu gibi burada da doğru yöntemlerin ve bu konu özelinde doğru cihazların kullanılması gerekiyor. Peki uygulanan teknikler ve tercihler konusunda neredeyiz?
Eğitimin tarihi ile başlayalım. Aslında bir bilenin, daha az bilene bir şeyler öğretmesini dâhi bu sınıfta değerlendirebiliriz. Ancak müfredat, ders içeriği gibi konular devreye girdiğinde bunu yazının kullanılmaya başladığı dönemlerle irtibatlandırmak çok daha uygun olacak.
Türkiye’nin ve dünyanın en önemli Sümerolog’larından biri olan Muazzez İlmiye Çığ, yazdığı kitaplarda Sümerlerde eğitimin güneşin doğumuyla başladığını ve güneş batana kadar devam ettiğini belirtir. Sümerler, teknoloji olarak bugünkü mantıktan çok da farklı olmayan bir şekilde ‘tablet’ kullanmıştır. Her öğrenciye bir tablet düşüp düşmediğini bilemiyoruz, ancak o günün teknolojisinden faydalanarak bu alanda bir ilke imza attıklarını belirtmek gerekiyor.
Eğitim ve teknoloji buluşmasını elbette yalnızca tablet, akıllı tahta vb. cihazların daha fazla kullanımı olarak ele almamak gerekiyor. Bilgi Çağı’nın bu sayısında Bilgi Üniversitesi’ndeki Facebook üzerinden sınav yapma, Twitter’da not tutma gibi yeniliklere imza atan Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ercüment Büyükşener’le gerçekleştirdiğimiz özel röportaj, bu alanda neler yapılabileceği konusunda ilginç ve çarpıcı bir örnek. Benzer bir örnek ise Euronews’te yayınlanan Learning World programında karşımıza çıkıyor. Fransa’da öğretmenler çocuklara harfleri öğretmek için Twitter’dan faydalanırken, Güney Kore’de İngilizcelerini geliştirmek isteyen öğrenciler Skype’tan, Güney Amerika’da eski edebiyat eserlerini öğrenmek isteyenler Vine ve Instagram’dan faydalanıyor.
Doğru bir eğitim teknolojisi uygulaması için nelere dikkat edilmeli?
Eğitimin gelecek kuşakları doğrudan etkileyen hayati derecedeki önemi, teknolojinin uygulanmasında dikkat edilecekler listesini de etkiliyor. Gelecekhane’nin Kurucusu ve Başkanı Halil Aksu, bu noktada birkaç eğitim teknolojisinden bahsetmek gerektiğini ifade ediyor. “Eğitim işlerinin yönetimi ve kayıtların oluşturulması için, okulların, kaynakların, dersin, sınavların, notların ve benzerlerinin yönetilmesi için kurumsal kaynak planlamasına benzer sistemler gerek.” diyen Aksu, bunun merkezi, dağıtık ya da bulut tabanlı olabileceğini belirtiyor. Eğitim faaliyetlerinin yalın ve verimli bir şekilde icra edilmesinin kritik olduğunun altını çizen Aksu, teknoloji destekli yapılacak iyileştirmelerin eğitimin kalitesini de iyileştireceğini ifade ediyor.
Blackboard Türkiye Genel Müdürü Emrah Dilsizoğlu ise eğitimin teknolojiyi yönetebiliyor olması gerektiğine dikkat çekiyor. “Eğitimin 3 aktörünün, yani öğrenci, öğreten ve yöneticinin; hem teknolojinin kullanım kolaylığı hem de pedagojik yaklaşımları o eğitim kurumunun tarzını yansıtabilmeli.” diyen Dilsizoğlu, bunun sağlanması için gereken koşulları; bir e-learning sisteminin açık, yani her türlü belge ve bilginin öğretenin istediği şekilde paylaşılmasına izin vermesi, etkileşimin yüksek olması, değerleme araçlarının gelişmiş olması başlıklarıyla sıralıyor.
Elmasepeti.com Satış ve Pazarlama Koordinatörü Ömer Can Bozkurt ise teknolojinin birçok eğitim kurumunda planlanmadan ya da konunun merkezinde olan kişiler eğitilmeden uygulanmaya çalışıldığına dikkat çekiyor. Öğretmenlerin eğitim içindeki payının teknoloji ile azalmayacağı, aksine artacağının farkına varmak gerektiğini belirten Bozkurt, teknolojinin eğitimde amaç değil bir araç olarak kullanılması konusunda eğitimcilerin bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Enocta CEO’su Ahmet Hançer ise öğrenmenin, iletişim araçlarının niteliğine bağlı olarak değişim gösterdiğini ifade ederken, bu sürecin yazılı kaynaklar, radyo, televizyon gibi araçlarla beslendiği günlerin geride kaldığına dikkat çekiyor. Dikkat edilmesi gereken noktaları teknik ve içerik olarak iki farklı başlık altında toplayan Hançer, teknik detayları eğitim teknolojileri uygulamalarının farklı mobil cihazlarla uyumlu olması, kolay ve hızlı kullanılması ile eğitimin yarım bırakılması durumunda aynı cihazla ya da farklı bir cihaz üzerinden kesildiği yerden devam etmesi olarak değerlendiriyor. İçeriğe dair detayları, içeriğin uzman bir ekip tarafından hazırlanması, animasyon ve video filmler ile desteklenmesi yani eğlendirici olması ile sosyal paylaşıma uygun olması şeklinde sıralıyor. Hançer ayrıca eğitim sonuçlarının ölçümünün ileriye yönelik planlarda önemli olduğuna da dikkat çekiyor.
Son 30 yıldır teknolojinin her alanda radikal dönüşümlere yol açtığına dikkat çeken Sebit Eğitim ve Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Ahmet Eti, bu dönüşümün eğitim alanında henüz kendine yer bulamadığını kaydediyor. “Teknolojiyi bankalardan, hastanelerden ya da havalimanlarından kaldırdığınızı düşünün, hayat bir anda felç olurdu. Peki, teknolojiyi sınıftan çekip aldığınızda durum değişir mi? Hayır, sınıftaki yaşam devam eder. Kağıt kalem, kitap ve tahta öğrenme sürecinin hâlâ en güçlü ve vazgeçilmez teknolojileri.” yorumunu yapan Eti, şu an hızlı bir dönüşümün yaşandığını, dizüstünden tablete ve akıllı telefonlara geçiş, bu cihazların kolay erişilebilir ve kullanılabilir olması, bulut tabanlı hizmetlerin kullanımını sağlayan geniş bant maliyetlerindeki ucuzlama gibi gelişmelerin, önümüzdeki 4-5 yıl içinde eğitimde teknolojik dönüşüm hızlnacağının habercisi olduğunu kaydediyor.
Ahmet Eti, bununla birlikte iki noktaya dikkat çekiyor: “Eğitimin dönüşümündeki başarının kolay ve kısa zamanda elde edilemeyeceği gerçeğinin kabullenilip, bunun uzun vadeli bir plan olduğunun tüm paydaşlar tarafından anlaşılması gerekiyor. İkinci olaraksa altyapı, erişim, tabletler gibi unsurların elde edilmesinde ve yaygınlaştırılmasında bir sıkıntı olmadığı konusunda artık herkes hemfikir. Esas konu, kaliteli içeriklerin sağlanması ve öğretmenlerin bu dönüşümü sahiplenmesi. İçerik sağlanıp yaygınlaşsa bile hâlâ 50 bin okuldaki 1 milyon öğretmenin projeyi sahiplenmesi en kritik ve belki de çözümlenmesi en zor olan konu olarak karşımızda duruyor.”
Zyxel Türkiye Ürün ve İş Geliştirme Müdürü Ömer Faruk Erünsal ise dünyada belirli bir standardın bulunmadığını, farklı örnek ve yaklaşımlarla karşılaşıldığını kaydediyor. “Teknoloji ve iletişim artık hayatımızın vazgeçilmezi oldular ve eğitim dünyası bundan geri kalamaz. Öğrenciler çok daha interaktif bir dünyada yetişiyorlar.” diyen Erünsal; eğitim dünyasının teknolojinin sunduğu bu geniş iletişim beceresinin farklı cihazlar ile öğrencilerin hızına ayak uydurması ve onlara yeni bir dünyanın kapısını açmak durumunda olduğuna dikkat çekiyor. Erünsal ayrıca akıllı ve internete bağlı sınıflar, birbirleri ile iletişim içerisinde olan kablosuz cihazlar ve interaktif eğitim müfredatını bu işin vazgeçilmezleri olarak tanımlıyor.
Kaynak: Bilgiçağı