Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) eğitimde 4+4+4 düzenlemesinin bir parçası olarak hayata geçirilen Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavı sonrasında ortaöğretim kurumlarına yerleştirme sürecinde bir kez daha tartışmalı uygulamalara imza atmak üzeredir.
Bu yıl ilk kez uygulanacak olan TEOG sistemi ile tercih listelerinin oluşturulmasına bugün başlanacak ve tercih işlemleri 8 Ağustos tarihinde sona erecektir. Bu yıl ortaöğretim kurumlarına yerleştirme tercihleri iki liste üzerinden yapılacak, ilk listedeki 15 okula yerleşemeyen öğrenci, ikinci listedeki 6 okul türünden (Fen lisesi, Sosyal Bilimler lisesi, Anadolu lisesi, Meslek ve Teknik Anadolu, Anadolu İmam Hatip, Çok Programlı Anadolu) en az dördünü seçerek, içlerinden birisine kaydını yaptıracaktır. Ancak her iki listeden hiçbirisine yerleşemeyen öğrencilerin MEB tarafından otomatik olarak evine en yakın okula yerleştirileceğinin açıklanmış olması, çok sayıda öğrenciyi ve velisini ciddi anlamda endişelendirmektedir. Çünkü söz konusu otomatik yerleştirme ile öğrenciler istemese bile sırf adreslerine yakın diye meslek liselerine ya da imam hatip liselerine otomatik olarak kayıtları yapılacaktır. Öğrencilerin, yerleştirme işlemi tamamlandıktan sonra okullarda boş kontenjan kalırsa başka okullara nakil başvurusunda bulunabilecek olması, çok sayıda öğrencinin sırf kontenjan yetersizliği nedeniyle, gitmek istemediği bir lise türünde eğitim almak zorunda bırakılması anlamına gelmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı, tıpkı 4+4+4 dayatmasında olduğu gibi, yeni ortaöğretim sisteminde de öğrencileri zorla özel okullara, meslek liselerine ya da imam hatip liselerine yönlendirmeye çalışmaktadır. Eğitimde 4+4+4 dayatmasının kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaöğretim kurumları (liseler), tıpkı ilkokul ve ortaokullar gibi mevcut sistemin ekonomik ve siyasal ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırılırken, öğrencilerin çeşitli yollarla özel liselere, meslek liselerine, imam hatip liselerine yönlendirilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Siyasi iktidar eğitimin bütün kademelerinde benimsemiş olduğu dayatmacı tutum ile eğitimde yaşanan sorunları daha da derinleştirmekte, velilerin ve öğrencilerin tercihlerine, öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda istedikleri okulda okuma koşullarını sağlamak yerine, öğrencilerin hangi okula gideceğini, hangi dersleri alacağını bizzat kendisi belirlemek istemektedir.
MEB`in ortaöğretime geçiş sisteminde benimsediği eğitim politikasının özü, özellikle yoksul emekçi çocuklarını meslek liselerine ve imam hatip liselerine yönlendirmek, bir taraftan "ara elaman" ihtiyacını karşılamak, diğer taraftan "dindar" ve "itaatkar" nesiller yetiştirmektir. TEOG`un öğrencilerin önemli bir bölümünü meslek liselerine ve imam hatiplere yönlendirme üzerine kurulu olması, siyasi iktidarların eğitimin bütün kademelerinde olduğu gibi, ortaöğretim sistemini de kendi siyasal-ideolojik ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirmek istediğini, bunun için bütün yolları kullandığını göstermektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı bugüne kadar benimsediği eğitim politikaları ile öğrenci ve velilerin kafasını karıştırmak, eğitim sistemini kendi ihtiyaçları doğrultusunda yap-boz tahtasına çevirmek dışında eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmemiştir. Son olarak TEOG yerleştirmeleri sürecinde yaşanacak muhtemel sorunlar, Bakanlığın asıl amacının sağlıklı, herkesin memnun olacağı bir ortaöğretim sisteminin oluşturulması olmadığının işaretlerini bugünden vermektedir.
Eğitim Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı`nı bir kez daha uyarıyor, eğitimin hiçbir kademesinde öğrencilere ve ailelerine dayatmada bulunmaması gerektiğini belirtiyoruz. Hiçbir öğrencinin sınav baskısı altında kalmadan, kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda, hangi alanda okuyacağına kendisinin karar vereceği bir eğitim sisteminin oluşturulmasını talep ediyoruz.