KHK’LAR HALKIN ONURUNU VE İRADESİNİ TESLİM ALAMAZ Özel

KHK’LAR HALKIN ONURUNU VE İRADESİNİ TESLİM ALAMAZ

Değerli basın ve kamuoyuna

31 Mart yerel seçimleri AKP’nin 15 Temmuz darbe girişimini bir gerekçe ve araç olarak kullanarak iktidarını süreklileştirmeye çalıştığının, kendi deyimleriyle “bir lütuf” olarak görüp nimete dönüştürdüğünün son örneği olmuştur.

Seçimlerden ağır yenilgiyle çıkan AKP, Seçimi kaybettiği yerlerde bıkkınlık verircesine defalarca sayım işlemi yaptırmış, buna rağmen istediği sonucu elde edemeyince “Kazanılan seçimi kabul etmeyeceklerini” açıkça ilan etmiştir. Ardı sıra ileri sürülen iddialar, “darbe girişimi” vb. gerekçeler bu itirafta dile getirdikleri seçim sonucunun kabul edilmemesi ve mümkünse seçme/seçilme hakkının gasp edilmesi isteğinin, amacının gerçekleştirilmesi içindir. Seçim sonrası yaşananların ve YSK’nın konuya ilişkin tam da AKP’nin beklentilerine uygun olarak halen karar almamasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Görüntünün olası içeriği: 17 kişi, ayakta duran insanlar

AKP, halklarımızın seçme/seçilme haklarını kullanmalarını hukuki süreç içerisinde en sağlıklı şekilde sağlamakla yükümlü olan YSK’yı “patron” diye tanımlayarak bir kez daha ülkeyi ve vatandaşlarımızı bir piyasadan, müşteriden ibaret gördüğünü göstermiştir. Ancak kaygı verici olan YSK’nın da kendisini “patron” gibi görme eğilimidir. Bu durum tehlikelidir ve “tuzun koktuğu” noktadır.

YSK’nın “aday olmasında sakınca yoktur” diye onay verdiği, AKP’nin KHK’ler eliyle hukuksuzca ihraç ettiği, kamu emekçisi adaylardan belediye başkanı ve belediye meclis üyesi seçilen onlarca kişiye mazbatasının verilmemesi açık bir hak gaspıdır. Vatandaşların seçme-seçilme hakkının elinden alınmasıdır.

 

Milletvekili seçimlerinde doğru karar alarak KHK’ler ile ihraç edilenlere mazbata verilmesi gerektiğini söyleyen YSK’nın, herhangi bir yasa değişikliği olmamasına rağmen, bugün neden bu hukuksuzluğa imza attığını açıklamak zorundadır. Aynı şekilde bu kararla başkanlığı geçersiz sayılan KHK’lı belediye başkanlarının tümünün yerine ikinci sırada olan AKP’li adaylara mazbata verilmesinin nasıl mümkün kılındığı izah edilmelidir. Aksi halde iktidarın ihtiyaç ve beklentilerine cevap veren bir YSK ile bundan sonra girilecek her seçim şaibe altında olacak, adaylar ve vatandaşlar oylarını, mazbatalarını emanet ettikleri bu kuruma güvenlerini tümden yitirecektir.

YSK bu kararıyla OHAL’in ve OHAL gerekçesiyle hukukun, temel hak ve özgürlüklerin askıya alınışının devam ettiğini göstermiştir. YSK iktidarın siyasal hedef ve dönemsel konseptlerinin parçası ve uygulayıcısı olmuştur.

 

İktidar ve YSK ülkeyi daha fazla germemelidir. Daha dün “seçimle geldik, darbe ile değil” diye övünen AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı, darbe dönemi uygulamalarından medet ummaktan, tarafsız olması gereken kurumları etkileme girişimlerinden vazgeçmelidir. Ülkemizi ayrıştırmak, ülkenin bir bölümünde farklı bir hukuk uygulamak kimseye bir şey kazandırmaz, aksine bir arada yaşama arzusuna, iradesine büyük zararlar verir.

 

YSK’nın KHK’ler eliyle ihraç edilmelerini gerekçe göstererek yerel seçimi kazananlara mazbatalarını vermemesi hukuksuzdur. Seçime girme hakkına sahip olan ve seçilen onlarca belediye başkan adayına mazbatasının verilmemesi, “kayyum atarız” tehdidinin bir parçasıdır. Karar siyasaldır. Hukuki itirazların, başvuruların, davaların devam ettiği ihraçlar sürecinin de sabote edilmesidir. Kararı kınıyoruz. YSK’yı iktidardan değil hukuktan yana taraf olmaya çağırıyoruz.

 

ADANA KHK MAĞDURLARI

Okunma 1339 defa Son Düzenlenme Salı, 16 Nisan 2019 14:20