Perşembe, 14 Mayıs 2020

4 Mayıs 2020 tarihinde yapılan kabine toplantısı sonrasında LGS ve YKS’nin Haziran ayında yapılacağının açıklanması ile konudan doğrudan etkilenen kesimlerin haklı olarak tepkisi yükseldi. Sınavın uygulanması durumunda sağlıkları ile ilgili risk oluşacağını düşünen milyonlarca öğrenci, eğitim ve bilim emekçisi, günlerce kararı alan siyasi iktidara oluşabilecek sorunları ve olumsuz sonuçları anlatmaya çalıştı. Uzaktan eğitime erişimi olmayan yüz binlerce öğrencinin maruz kalacağı eşitsizlikler haftalardır anlatılmaya çalışılıyor. Öğrencilerin ailelerinin sosyoekonomik yapılarının, öğrencilerin eğitimle ilgili alacağı sonuçları etki etmemesi gerektiği ilgili tüm kesimlerce ısrarla anlatılmaya çalışılıyor. Ancak, başta alınan kararlardan etkilenen kesimler olmak üzere, eğitimcilerin, ailelerin, bilim insanlarının ortaya koyduğu tüm düşünce, öneri, eleştiri ve talepler siyasi iktidar tarafından dikkate alınmamıştır. Bunun demokratik bir işleyiş olmadığının altının çizilmesi gerekmektedir.  Daha önce de belirttiğimiz üzere, demokratik işleyişte siyasi iktidarın ortaya konulan düşünce, eleştiri, öneri ve talepleri inceleyip gereğini yapması gerekirdi. Alışıldık şekilde, durum böyle olmadı.

Siyasi iktidarın kamuoyunun tepkilerini yok sayması üzerine, Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu tarafından 08 Mayıs 2020 tarihinde “LGS-YKS Ertelensin” talebi ile bir imza kampanyası başlatılmıştır. Başlattığımız imza kampanyası bugün (15 Mayıs 2020) itibariyle sonlanmış bulunmaktadır. Salgın nedeniyle üniversitelerin ve okulların kapalı olduğu bir dönemde, sınırlı sürede devam eden kampanyamıza 17.964 yurttaş imza atarak destek vermiştir. Dönemin özellikleri ve sınırlılıkları dikkate alındığında katılım sayısının oldukça anlamlı olduğunun altının çizilmesi gerekmektedir. Eğitim Sen MYK olarak, kampanyamıza imza atarak destek veren, öğrencilerimizin eğitim hakkı ve sağlığı için duydukları kaygıyı ifade eden tüm katılımcılara teşekkür ederiz. Kampanyanın iki önemli amacı vardı:

  1. Öğrencilerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlıkları açısından risk oluşturacak sınavların ertelenmesi. Uzaktan eğitime erişimi olmadığı için sınavların uygulanması durumunda ciddi eşitsizlikler yaşayacak öğrencilerle ilgili önlem alınması.
  2. Kamuoyunun ve alınan karardan etkilenen kesimlerin düşünce, öneri ve eleştirilerinin yok sayılmasına tepki göstermek. Siyasi iktidar tarafından dikkate alınmayan düşünce, öneri ve eleştirileri kamuoyunun bilgisine ve takdirine sunarak tartışılmalarını sağlamak.

Sonuç olarak, kampanyamızı başlarken hedeflediğimiz amaçlara uygun olarak sürdürdük. Bugün itibariyle kampanya sonuçlarını değerlendirdiğimiz bu metni ilgili kurumlar olan MEB, ÖSYM ve YÖK’e de göndererek, gereğinin yapılmasını bir kez daha talep edeceğiz. Kampanyaya katılanların verdiği mesaj çok açıktır; öğrencilerimizin eğitim hakkı ve sağlığı için Haziran ayında yapılması planlanan tüm sınavlar salgın tamamen bitene ve bilim insanları tarafından sınavların yapılabileceği açıklanana dek ertelenmelidir.

Kamuoyuna Saygıyla Sunarız

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU

Salgının öncelikli gündem olması gerekirken, iç siyasette yaşanan gerilimin her geçen gün arttığı bir dönemi yaşıyoruz. Siyasi iktidarın hegemonyasını kabul ettirmek için günlük olarak geliştirdiği yeni hamlelerin, devlet aygıtları ile oluşturulmaya çalışılan “rıza” stratejisi üzerine oturduğu artık çok daha açık olarak görülebiliyor. İktidar, baroların, meslek birliklerinin ve odaların seçiminden, İş Bankası’nda bulunan CHP hisselerinin Varlık Fonu’na devrine kadar uzanan geniş bir cephede önümüzdeki dönemi kendi hedeflerine göre şekillendirmek için harekete geçmiş durumda. Bunun ilk adımı seçilmiş belediyelere bugün atanan kayyumlar oldu. Kayyum halkın iradesini yok saymak anlamına gelmektedir. Seçimleri ve demokratik yaşamı anlamsız hale getiren kayyum uygulamasından vazgeçilmeli, kayyum atanan tüm belediyelerin yönetimleri iade edilmelidir. Emekçiler çok iyi bilirler ki demokrasi yoksa ekmek de yoktur.

Siyasi iktidarın savunucusu olan medya tarafından muhalif isimler hedef gösterilmekte ve bunun hemen ardından da bu isimlerle ilgili adli, idari soruşturmalar başlatılmakta; çoğu zaman da bu kişilerin  işlerine son verilmektedir. Son dönemde, özellikle muhalif kadınların hedef haline getirilmesinin rastlantı olmadığı açıktır. İbrahim Gökçek’le ilgili sosyal medyada düşüncelerini paylaşan hâkim Ayşe Sarısu Pehlivan’a dönük yoğunlaşan saldırılar, kendisinden farklı olana tahammül edemeyen bir zihniyetin sonucudur. Kimseyi yalnız bırakmayacağımızı; saldırılara maruz kalan tüm arkadaşlarla dayanışma içinde olacağımızın bilinmesini isteriz.

Siyasi iktidarın medyadaki destekçileri, sosyal medya trolleri aralıksız olarak algı oluşturmaya, muhalefet eden isimleri hedef haline getirmeye devam etmektedir. Anlaşılan odur ki siyasi iktidar da güç kaybettiği tespitini yapmakta ve bundan dolayı da olabildiğince farklı olanın, muhalefet edenin sesinin duyulmamasını hedeflemektedir. Eğitim Sen, emek, barış ve demokrasi mücadelesinde sorumluluklarının farkında olarak mücadelesini sürdürecektir.

Van Özalp’te vefa destek grubu görevlilerine yapılan saldırıda iki yurttaşımızın yaşamını yitirmesi bizleri derinden üzmüştür. Yaşamını yitiren yurttaşlarımızın sevenlerine ve yakınlarına sabırlar dileriz. Toplumsal dayanışmayı büyütmeye çalıştığımız bu dönemde yapılan bu  saldırıyı kınıyoruz.

Bugünün Gündemi:

  1. 8 Mayıs 2020 tarihinde öğrencilerimizin eğitim hakkı ve sağlığı için başlattığımız “YKS, LGS Ertelensin” imza kampanyamızı sonlandırmış bulunmaktayız. Öncelikle, kampanyamıza imza atarak destek veren tüm yurttaşlara teşekkür ederiz. Atılan her imza tarihe düşülen bir nottur. Atılan her imza eğitim hakkı mücadelesinin ortak geleceğimizin mücadelesi olduğunun bilince çıkarılmasıdır. Atılan her imza öğrencilerimizin ve eğitimcilerinin sağlığının hiçbir koşulda riske atılmaması içindir. MYK’miz kampanyamızın sonuçlarını ilgili kurumlar olan MEB, YÖK ve ÖSYM’ye yazılı olarak bugün iletecektir. Kamu yöneticileri ortaya konulan eleştiri, düşünce ve önerileri dikkate almak durumundadır. Kamu yöneticileri salgın koşullarında öğrencilerimizin sınava girmesine neden olma sorumluluğunun ağırlığını fark etmeli ve yaptıkları hatayı düzeltmelidir.
  2. Özel öğretim kurumlarını temsil eden 5 dernek adına yapılan açıklamada, özel okul velilerine ödemelerde hassas davranılması çağrısı yapıldı. Özel öğretim kurumlarında çalışan emekçilerin bir bölümünü işten çıkaran, diğer çalışanları ücretsiz izne çıkaran ve eğitim emekçilerini uzun süreler boyunca da uzaktan eğitimde çalıştıran özel okul sahiplerinin emekçilere dönük tutumunu unutmuş değiliz. Özel öğretim kurumlarında çalışan eğitim emekçilerinin hakları yok sayılamaz. MEB, işine son verilen ve ücretsiz izne çıkarılan özel öğretim kurumları emekçilerinin daha fazla mağdur olmaması için gerekli düzenlemeleri yapmalı ve çalışanları işverenlerin insafına bırakmamalıdır.
  3. MEB ile Eğitim Bir Sen arasında yapılan Kurum İdare Kurulu (KİK) Nisan 2020 toplantısında 13 maddede mutabakat sağlandığı kamuoyuna açıklandı. Mutabakat metninin içeriğine ve diline bakıldığında aslında EBS’nin çalışanlar adına hiçbir kazanım elde edemediği bir KİK’in yaşandığı açıktır. Uzun yıllardır eğitim emekçilerinin gerçek sorunlarının gündem olmadığı ve alınan kararların MEB yönetiminin iradesine bırakıldığı ve alınan kararlarla ilgili çoğunlukla hiç adım atılmayan KİK’lere tanıklık ediyoruz. Malum sendikanın, sendikal faaliyeti emekçiler adına kazanım hedefiyle sürdürmemesi yaşanan sıkıntının temel nedenidir. Eğitim emekçilerinin bu topraklarda 112 yıldır devam eden mücadelesinin bugün sürdürücüsü olan Eğitim Sen, tüm engellere ve sorunlara rağmen, haklarımız ve geleceğimiz için mücadelenin en önünde olmayı sürdürecektir.
  4. Salgın nedeniyle işten çıkarmaların yasaklanması ve mağdur kesimlerin desteklenmesinin sosyal devletin görevi olduğunu bu dönemde ısrarla ifade etmeyi sürdürüyoruz. Okul aile birliklerinin çalıştırdığı eğitim emekçilerinin ücretinin öğretmenler tarafından ödenmesinin istenmesi özellikle İstanbul’da bulunan okullarda devam ediyor. Okul yönetimlerinin öğretmenleri belirlenen bir tutarı aylık olarak ödemeye zorladığı bilgileri genel merkezimize ulaşmaya devam ediyor. Bir kez daha ifade ediyoruz, kamu okullarında çalışanların ücretinin ödenmesi devletin sorumluluğundadır. Eğitim yöneticileri öğretmenleri bağış yapmaya, ücret ödemeye zorlayamaz. Uyarılarımızın dikkate alınmaması durumunda yasal haklarımızı kullanacağımızın bilinmesini isteriz.
  5. Haziran 2020 döneminde alınacak öğretmen arkadaşlarımızın mülakatının nasıl olacağı tartışması devam etmektedir. Salgın ve ona bağlı olarak yaşanan kısıtlılıklar dikkate alındığında, mülakatların yapılmasında sorun yaşanacağı kaçınılmaz görünmektedir. Mülakatın,  istenmeyeni elemenin aracı olarak kullanıldığı ve bundan dolayı da eşitsizlik ve mağduriyet yarattığı gerçeği ortadadır. Eğitim Sen, MEB’e öğretmen alımında mülakat uygulamasını sonlandırma çağrısı yapmaktadır.

Kamuoyuna Saygıyla Sunarız

 EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU