Kasım 2016

BİZ SUSARSAK ÇOCUKLARIMIZ ÖLÜR
Değerli Basın ve Kamuoyuna
"5661 sayılı yasa, 652 sayılı kanun hükmünde kararnameye göre tüzel kişiler ve şahıslar, ilkokul ve ortaokul seviyesinde yurt açamazlar." Denilmektedir. 
Yaşananlar bir kez daha siyasi iktidarın cemaat-tarikat ilişkilerini ortaya dökmüş, cemaat ve tarikatların eğitime müdahalesinin geldiği boyut ya taciz vb. skandallar ya da bu olayda olduğu gibi katliamlarla kamuoyunda yankısını bulmuştur.


29.11.2016 tarihinde saat:19.25 sularında ilimize bağlı Aladağ ilçesinde ortaöğretim kız öğrencilerinin bulunduğu Özel Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Yurdunun zemin katında elektrik panosunda çıktığı iddia edilen yangında yaşları 11,12,13 olan 11 öğrenci ve 1 eğitmenin yaşamını yitirdiği, 22 öğrencinin ise yaralı olarak kurtarıldığı bilgi üzerine Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ahmet KARAGÖZ, Şube Örgütlenme Sekreteri Erdal KARABULUT, Şube Özlük ve Hukuk Sekreteri Mehmet AKARSUBAŞI, üyemiz Erdal UZELPASACI ve Evrensel Gazetesi Adana Muhabiri Volkan PEKAL’ın içinde olduğu bir komisyon ile öğrencilerimizin yaşamış olduğu vahşeti yerinde incelemek, yaşamını yitiren öğrencilerimizin aileleriyle dayanışmada bulunmak, yaralı öğrencilerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletmek ve kurumsal olarak üzerimize düşen görevi ifa etmek üzere olay yerine gitmek için yola çıktık.
İlk etapta, İmamoğlu Devlet Hastanesini ziyaret eden şube yürütme kurulu üyelerimiz, İmamoğlu Devlet Hastanesi acil servisteki nöbetçi hekimden aldığı bilgiler doğrultusunda olayın meydana geldiği Aladağ ilçesine hareket ettiler. Saat 02.00’de sularında Aladağ ilçesine varan yürütme kurulu üyelerimiz, olayın yaşanmış olduğu bölgeye girişin, kolluk kuvvetleri tarafından yasaklandığı ve vatandaşların ise kolluk kuvvetleri tarafından dağıtıldığını ve sadece ilçede basın emekçileri ve polislerin kaldığını gördüler.
Basın emekçilerinden, olay yerinde incelemede bulunmak üzere Başbakan yardımcısı Veysi KAYNAK, İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan KAYA’nın olay yerine gelerek incelemede bulunacağı bilgisi öğrenildi.
Aladağ’a vardıktan sonra, 11 Öğrenci ve 1 Eğitmenin yaşamını yitirdiği yurdu görmek ve incelemede bulunmak üzere hareket ettik. Ne olduğuna bir anlam vermediğimiz bir şekilde kolluk kuvvetleri herhangi bir uyarı ve bilgilendirme yapmadan her arkadaşımızın koluna bir polisin girmesiyle birlikte Aladağ İlçe Emniyet Müdürlüğüne götürülerek gözaltına alınmıştır.
Bakanların olay yeri inceleme ziyareti ve ilçeden ayrılmalarından sonra saat:04.00 sularında ilçe emniyet müdürlüğünce yürütme kurulu üyelerimiz serbest bırakılmıştır.
Öğrencilerimizin alevler arasında can verdiği bir yerde bulunmak bizim için bir insanı görevdir. Bizler yıllardır parasız, ulaşılabilir, kamusal, bilimsel, laik ve anadilinde eğitimi savunurken cemaatlere yoksul aile çocuklarını kendi ideolojileri doğrultusunda yetiştirmesine göz yuman siyasal iktidarın kendisidir. Bu yaşanan katliamın sorumluları yargı önüne çıkarılmalı ve hesap sorulmalıdır.
Bir dizi ihmal ve sorumsuzluğun sonucunda 11 öğrenci ve 1 eğitmenin yaşamını yitirmiş ve 22 öğrenci yaralanmıştır. Teknik ekibin yaptığı incelemede 3. katta bulunan yangın merdiveninin kapısının kilitli olduğu ve ölen çocuklarımızın bu kapı arkasında alevlere yenik düşerek can verdiğini Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’de ifade etmiştir.
Yoksul ailelerin çocukları sosyal devlet ilkesi göz önünde bulundurulduğunda devlet denetiminde ve devletin eğitim kurumlarında her türlü eğitim talepleri karşılanmalıdır. Siyasal iktidara bir kez daha sesleniyoruz, çocuklarımızın tacize, tecavüze şiddete ve katliamlara karşı kalmasına sesiz kalmayacağız, çünkü biz sesiz kalırsak ölen çocuklarımız olur.

 

Bu üzücü olay bir kez daha görülmüştür ki, hükümetin yurt açığını gidermek, kamusal, parasız ve nitelikli barınma hakkı için politikalar üretmek yerine, cemaat ve özel yurtları teşvik etmesi yaşananların ardındaki siyasi tercihi ve dolaysıyla siyasilerin sorumluluğunu ortaya koymaktadır. 
Eğitim Sen olarak, böylesine acı bir olayla yaşamını yitiren öğrencilerin ailelerine bir kez daha başsağlığı diliyoruz. Bugüne kadar kamusal, parasız ve nitelikli yurtlar açmak yerine çocukları cemaat yurtlarına mahkum edenlerin ve yurtlarda gerekli denetimleri yapmayarak suç işleyenlerin, bu vahşette ihmali bulunan herkesin hesap vermesini istiyoruz.30.11.2016 
Şube Yürütme Kurulu Adına
Ahmet KARAGÖZ
Şube Başkanı

Adana Aladağ'da bulunan kız öğrenci yurdunda meydana gelen yangında 11'i öğrenci 12 kişi hayatını kaybetmiş, 22 öğrenci yaralanmıştır. Eğitim Sen olarak hayatını kaybeden öğrencilerin yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralı öğrencilere acil şifalar diliyoruz.
Öğrenci yurtlarını yıllarca çeşitli dini vakıf ve cemaatlerin inisiyatifine terk edip, gerekli denetimleri yapmayanlar, öğrenci yurdunda yaşanan can kayıplarından öncelikli olarak sorumludur. Yurt yangınında ihmali bulunanlar en kısa sürede açığa çıkarılmalı ve hesap vermelidir!

HUKUKSUZ İHRAÇLAR VE HAKSIZ AÇIĞA ALMALAR DERHAL SON BULMALI, 
OHAL VE KHK HUKUKSUZLUĞUNA SON VERİLMELİDİR!

Dünya çapında 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü olarak bilinmesine karşın, 12 Eylül sonrasında darbeciler tarafından ilan edilen “24 Kasım Öğretmenler Günü” olarak, tamamen sembolik ve göstermelik törenler ve söylemler eşliğinde kutlanmaktadır. Oysa Türkiye’nin sadece öğretmenleri değil, tüm eğitim ve bilim emekçileri her yıl sadece bir gün hatırlanmayı değil, yaşadıkları ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarına gerçekçi ve kalıcı çözümler üretilmesini beklemektedir. 


Her 24 Kasım’da, eğitim emekçilerinin gerçek sorunlarını görmezden gelenlerin artık ezberlediğimiz cümleler kurarak “öğretmenliğin çok kutsal ve onurlu bir meslek” olduğundan söz etmesi, hepimizi ciddi anlamda rahatsız etmektedir. Eğitimin ve öğretmenlerin gerçek sorunlarını çözmek yerine, ısrarla görmezden gelenlerin bildik nutuklarını daha fazla dinlemek istemiyoruz. 
Siyasi iktidar, aylardır on binlerce öğretmenin, eğitim ve bilim emekçisinin işine, ekmeğine, çalışma hakkına ve geleceğine yönelik hukuk dışı adımlar atmaktadır. Bir taraftan OHAL KHK’ları ile öğretmenler hukuksuz bir şekilde işten atılırken, sendikal faaliyetleri nedeniyle açığa alınırken, diğer taraftan sözleşmeli öğretmenlik ile güvencesiz istihdamın yaygınlaşması sonucunda mesleğimiz ve geleceğimiz resmen ipotek altına alınmıştır. 
1 Eylül tarihinden itibaren OHAL hukuku dayanak yapılarak çıkarılan 672, 675 ve 677 sayılı OHAL KHK’ları ile hukuksuz bir şekilde ve tamamen siyasi ve idari kararlarla on binlerce öğretmen ve kamu personeli ihraç edilmiş ve açığa alınmıştır. 12 Eylül darbesi sonrasındaki süreç dahil, geçmişte yaşanmış darbe dönemlerinde bu kadar yoğun ve kapsamlı bir öğretmen kıyımı yaşanmamıştır. 12 Eylül darbecileri 3700 öğretmeni ihraç ederken, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ihraç edilen öğretmen sayıyı 30 bini aşmıştır. Eğitimde yaşanan ihraçlar ve açığa alma uygulamaları sonucunda en az 1,5 milyon öğrencinin eğitim-öğretim hakkı bizzat Hükümet-MEB işbirliği ile fiilen engellenmiştir.
Sendikal faaliyetleri nedeniyle 10 bine yakın Eğitim Sen üyesi 76 gündür açıktadır ve göreve dönmeyi beklemektedir. Sendikal eylem yapan öğretmenleri “eğitim hakkını ihlal ettikleri” gerekçesiyle açığa alanlar, öğretmenleri 76 gün okullarından ve öğrencilerinden kopararak öğrencilerin eğitim-öğretim hakkını engellemektedir. MEB’den talebimiz sendikal faaliyetlerimize ve yasalara saygılı olması, açığa alınan öğretmenlerin öğrencilerine kavuşması için gerekli adımların derhal atılmasıdır. 
Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yapan çok sayıda öğretmen, OHAL hukuku dayanak yapılarak gerçekleştirilen ihraçlar, açığa almalar, gözaltı, tutuklama, soruşturma ve sürgün gibi anti demokratik uygulamalar ile karşı karşıyadır. Eğitim sistemi tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük bir kaosa sürüklenmiştir. 
İktidarı laik-bilimsel eğitim karşıtı ve eğitimi dinselleştirmeyi hedefleyen eğitim politikalarına karşı çıkan, itiraz eden eğitim emekçilerinin darbe fırsatçılığı yapılarak cezalandırılmak istenmesi kabul edilemez. Ömürleri darbelere karşı mücadele ile geçmiş, her darbenin ardından en ağır bedelleri ödeyen eğitim ve bilim emekçilerini hedef haline getirenler, tamamen hukuksuz ve suç teşkil eden bu tutumlarından derhal vazgeçmelidir. 
Evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde hareket etmek yerine, Meclisi devre dışı bırakarak OHAL’i kendi hukuksuzluklarına kalkan yapanlar, ülkeyi kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda yeniden inşa etme sürecinde karşılarında duracak hiçbir örgütlü güç istememekte, darbe fırsatçılığı yaparak hareket etmektedir. 
Eğitim Sen olarak, sadece öğretmenlerin değil, kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan; hakları gasp edilen; ihraç edilen, açığa alınan, sürgünlere ve soruşturmalara maruz kalan tüm eğitim emekçilerinin yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. İktidarın hukuksuz uygulamaları sonucunda haksızlığa uğrayan, işinden ve mesleğinden olan, zorla öğrencilerinden koparılan tüm eğitim ve bilim emekçilerin haklarının takipçisi olmayı sürdüreceğimiz bilinmelidir. 
Tüm eğitim ve bilim emekçilerini işimiz, mesleğimiz, iş güvencemiz ve geleceğimiz için dayanışmaya ve birlikte mücadeleye davet ediyoruz.

 

Şube Yürütme Kurulu Adına
Mehmet AKARSUBAŞI
Şube Özlük ve Hukuk Sekreteri

Adana Valiliği önünde gerçekleştirilen acımasız saldırı sonucunda resmi rakamlara göre 2 kişi hayatını kaybetmiş, 21 kişi yaralanmıştır. Eğitim Sen Adana Şube olarak Adana'da gerçekleştirilen bu saldırıyı lanetliyor, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. 
Şube Yürütme Kurulu

Kadınlardan dayanışma kartı

 Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Adana Şubeler Platformu üyesi kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü öncesi cezaevindeki kadınlarla dayanışma amaçlı kart gönderdi.

Adana’nın Seyhan İlçesi’nde bulunan PTT Adliye Şubesi önüne gelen kadınlar burada bir süre bekledi. Ardından kadınlar adına konuşan Şükran Yeşil, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olduğunu bu nedenle cezaevindeki kadınlara kart gönderdiklerini aktardı. Konuşmanın ardından kadınlar ellerindeki kartları posta yoluyla kadınlara gönderdi.

‘BARIŞ ÇAĞRIMIZ SÜRECEK’

guvenboga-2KESK Adana Şubeler Plarformu son OHAL KHK’sı ile KESK üyelerinin ihraç edilmesini protesto etti. Eğitim Sen Adana Şubesi eski başkanlarından, Seyhan Belediyesi Kültür Müdürü Güven Boğa’nın da aralarında bulunduğu 8 emekçinin ihraçlarına yönelik Atatürk Parkı’nda bir araya gelen Adanalı emekçiler birlik ve mücadele çağrısında bulundu.

Protesto için bir araya gelen kalabalık adına konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, “Bu ülkeye deli gömleği giydirmek isteyenlere sesleniyoruz. İnsanların geleceği, emeği ve mesleğiyle oynayamazsınız, bu kadar ucuz değil” dedi.

guvenboga-3677 sayılı KHK ile 10 binin üzerinde emekçinin işten çıkarıldığını toplamda bu sayının 100 binin üzerinde olduğunu söyleyen Karaca, Adana’da da bu sayının 50’ye yakın olduğunu hatırlattı. Yakını bedel ödememiş bir ailenin neredeyse kalmadığını ifade eden Karaca, bu tablo karşısında herkesin sesini yükseltmesi gerektiğini vurguladı. KESK olarak mücadele etmek isteyen tüm kişi ve kesimlere kapılarının açık olduğunu söyleyen Karaca birlikte mücadeleye çağırdı.

 

guvenboga-1Adana’da 677 sayılı KHK ile ihraç edilen Seyhan Belediyesi Kültür Müdürlüğünün yanı sıra Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü görevini de yürüten Güven Boğa ise konuya ilişkin konuşmasında ihraç ve açığa alınan emekçilerin bir araya gelip, mücadeleyi eksen alarak çalışma alanları başta olmak üzere tüm çevrelerini mücadeleye katmalarını istedi. Boğa, açığa alınma sebebinin hak, barış ve emek temelli çağrılarda ve mücadelelerde yer almaktan kaynaklı hedefe konduğunu ifade etti. Boğa, barış ve demokrasiye olan inancını yitirmeyeceğini söyledi.

Adana Kadın Platformu mecliste görüşülecek çocuk istismarıyla ilgili tasarıyı protesto etti. Kadınlar tencere, tava, davul ve düdüklerle ses çıkardı.

Adana Kadın Platformu yarın mecliste görüşülecek olan ve çocuk istismarını aklamakla eleştirilen yasa tasarısını protesto etti. Atatürk Parkı’nda bir araya gelen çok sayıda kadın park içerisinde yürüyüş düzenledi. Emniyet yürüyüşü “park kamusal alan, burada insanlar spor yapıyor” diyerek engellemek istedi. Barikat kuran polis kadınlarla görüştükten sonra barikatı kaldırdı. Park içinde yürüyen kadınlar ellerindeki tencere tavaları birbirine vurarak, davul ve düdük çalarak ses çıkarma eylemi yaptı. Basın açıklamasına geçen kadınlar “Tecavüz suçtur, tasarıyı durdur” sloganları attı.

Adana’da kadınlar istismar düzenlemesine 'hayır' dedi

SİYAH KURDALE, SİYAH PROFİL EYLEMİ

Basın açıklamasını okuyan Rafiye Taş, önergeyle birlikte rıza yaşının 15’ten 12’ye indirilebileceğini belirterek bundan sonra gerçekleşecek istismarların faillerinin de korunacağını ifade etti. Tek bir kadın örgütü ile istişare bile edilmeden hazırlanan yasayla çocukların ve kadınların yaşamı hakkında karar verildiğini kaydeden Taş, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslar arası Mücadele Günü yaklaşırken önergenin geri çekilmesi için de mücadele edeceklerini söyledi. Yarın görüşülecek olan yasa tasarısına karşı her yerde siyah kurdele takıp siyah giyineceklerini, evlere siyah bezler asacaklarını, sosyal hesaplarda profil resimlerini siyah yapacaklarını söyleyen kadınlar tüm kadınları bu kampanyaya katılmaya çağırdı. (Adana/EVRENSEL)

OHAL’i her türlü hukuksuzluğun ve baskının zemini yapan AKP, dün gece çocuk istismarcılarına yeni bir müjde verdi. Çocuklara dönük cinsel istismar suçlarında istismarcının, istismar ettiği çocuk ile evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesi önerisini oylamaya sundu. Üst üste yapılan oylamada yeter sayısı bulunamadığı için oylama 22 Kasım Salı gününe kaldı. AKP, Meclis’i fiilen tasfiye ederek ve bir bir kadın kurumlarını kapatarak 14 yıllık hükümeti boyunca yapamadığı çocuk istismarını yasallaştırmayı amaçladığını göstermiş oldu. Ensar Vakfı ve Adıyaman’da İmam Hatip Okulu’ndaki cinsel istismar ile ayyuka çıkan bu çürümüşlüğün nedenini uzaklarda aramayıp bir kez daha cinsel istismarı aklayanlarda aramak gerektiği gözler önüne serildi.

AKP, Çocuk İstismarcılarını Korumaktan Vazgeçmiyor

Türkiye’de çocuk istismarı, çocuklara yönelik cinsel saldırı suçları ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyenlerin aksine yaygın ve sistematik olarak işleniyor. Cinsel suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı işlenirken her ay en az 650 çocuk cinsel istismara uğruyor, her yıl gerçekleşen resmi evliliklerin beşte birinde 18 yaş altındaki kız çocukları evlendiriliyor.

AKP hükümeti süresince toplumsal cinsiyet algısı giderek geleneksel, eril ve cinsiyet eşitliğini reddeden bir anlayışta derinleştiriliyor. Evlilik yaşı dinsel anlayış temelinde küçültülmeye ve çocuk yaşta evlilikler yoluyla çocuk istismarı meşru gösterilmeye çalışılırken, başta kadın örgütleri olmak üzere karşı çıkan her muhalif ses susturuluyor.

Pozantı, Ensar Vakfı, İzmir, Gerger ve Adıyaman olmak üzere yaşanan cinsel istismarların üzerini örtmeye yönelik açıklamalar, cinsel istismar ve cinsel saldırıların artmasına yol açarken, kadına ve çocuğa yönelik taciz, tecavüz ve katliamların AKP’nin cinsiyetçi politikalarından bağımsız olmadığını biliyoruz.

Eğitim Sen olarak, kirli ellerini, çürümüş zihniyetlerini çocuklarımızın üstünden çekmeyenler bilsin ki, biz var olduğumuz sürece kutsal evlilik yalanı ile çocuklarımızın geleceğini karartmanıza müsaade etmeyeceğiz. Yıllardır yürüttüğümüz kadın özgürlük mücadelesi ile kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve çocuk istismarlarının üstünün kapatılmasına ve meşrulaştırılmasına izin vermedik, vermeyeceğiz.